Köpek Adası
Sinema perdesine pastel tonlar ve simetrik takıntısıyla
özgün bir dünya kazandıran Wes Anderson, ikinci stop motion filmi Köpek Adası
ile seyircisine müthiş bir sistem eleştirisi anlatıyor.
Öncelikle Wes Anderson benim için çok özel bir yönetmen.
Teknik anlamda oluşturduğu dünyalar şöyle dursun, hikaye anlatıcılığında üst
seviyeye ulaşmış bir usta. Yükselen Ay Işığı Krallığı, Büyük Budapeşte Oteli ve
Küs Kardeşler Limited Şirketi, seyircisiyle özgün bir bağ kurabilen filmler
olmuştur. Bunun dışında ilk olarak Ronald Dalh’ın ‘’Yaman Tilki’’ çocuk
masalını sinemaya kukla – stop motion anlatımıyla aktaran Teksaslı yönetmen,
ikinci filminde kendi rüştünü ispat ediyor adeta.
Öncelikle Köpek Adası, her kesime hitap edebilen bir
animasyon. Ayrıca sene içerisindeki yabancı
filmler arasından da sıyrılarak özel bir anlatı kazandırıyor seyircisine. Animasyon filmleri seven ve çocuksu
anlatılardan çok daha yetişkin sekanslar izlemek isteyenler ise bulunmaz bir
nimet, başarılı aktarılan bir görsel şölen.
Her sahnesinde emek ve azim kavramlarını hissettiğimiz
filmin konusu ise bir şehirdeki tüm köpeklerin bir an toplanarak devasa bir çöp
alanına sürülmesine odaklanmakta. 12 yaşındaki bir çocuk gözünden ve köpeklerin
içerisinde bulundukları konumlar üzerinden anlatılan hikaye, her sahnesinde
daha gerçekçi ve yönetmenin hicivsel anlatısını tamamlayabilen bir konumda.
Film içinden bir sahne |
Isle of Dogs yani Köpek Adası, seslendirme kadrosuyla da
dikkat çekiyor. Türkçe dublaj yerine altyazıyla izlenirse çok daha tatmin edici
olacağına inandığım filmin baş karakterlerinden birisi Breaking Bad’deki Walter
White karakteriyle yakaladığı üstün performansla dikkat çeken Bryan Cranston’un
sesiyle hayat buluyor. Bunun dışında başarılı oyuncular Edward Northon ve
Scarlett Johansson da filmde önemli karakterleri seslendiriyor.
Uzun lafın kısası; Köpek Adası mutlaka film arşivinizde yer
verilmesi gereken bir yapım, Anderson sinemasında önemli bir yapı taşı. Mutlaka
izleyin ve izlettirin.
EmoticonEmoticon